Kasımpatı Çiçeği’nin Hüzünlü Hikayesi

İnsanın merakı bilinmeyenedir. Benim ise bilinenin ardında yatanlar çekmiştir ilgimi. Kasım ayının en meşhur çiçeği olan “Kasımpatı” da bu meraktan nasibini almış olacak ki uzun bir aradan sonra yeni yazım olarak karşınıza çıkıyor.
Kasım ayında birdenbire çıkıveren, bu ani patlamadan ötürü de isminin “Kasımpatı” kaldığı düşünülen bu güzel çiçek, hem bir çok hikayeye konu olmuş, hem de zamanla birtakım mistik kavramların simgesi haline gelmiş.
Bizim ülkemizde böyle bir adet olmasa da bir çok ülkede herhangi bir neşeli kutlama, coşku gerektiren durumlarda gönderilmezmiş bu çiçek, zira kendisine ölüm çiçeği ismi verilmiş, ölümü çağrıştırdığı için de yalnızca cenaze, taziye veya anma törenlerinde kullanılırmış.
Ancak başka bir inanışa göre de yas tutan kişneye “iyimserliğini kaybetme” demek için ve onu bir nebze de olsa tebessüm ettirebilmek için verilirmiş Kasımpatı.
Krizantem (Kasımpatı) Çiçeği Hikayesi
Krizantem’in günümüze kadar gelmiş olan iki adet hikayesi var.
Biri aşık bir kadın, diğeri ise umutsuz bir aşkın sahibi bir erkek adına yazılmış. Her ikisi de pek mutlu sonla bitmiyor.
Crisan Teaime
Zamanın birinde Crisan isimli fakir ama gururlu bir köylü genç varmış. Köyün ağasının kızına tutulmuş. Bu talihsiz genç, yemeden içmeden kesilmiş. Gel zaman git zaman genç kızın dikkatini çekmeyi başarmış. Hatta onu kendine aşık bile etmiş.
Genç, kızı her gün bir bahane bulup görmeye gitmiş, kimi zaman camda, kimi zaman bahçede görmüş, ama hiçbir günü onu görmeden geçirmemiş. Bu durumu fark eden köyün ağası, çok sinirlenmiş ve kızı ile bu fakir delikanlının görüşmesini engellemiş.
Crisan ne yaparsa yapsın bir türlü eve yaklaşamıyor, sevdiği kızı göremiyormuş. Crisan’ın neden gelmediğini bilmeyen genç kız, hasretinden yataklara düşmüş. Genç kızın bu durumuna dayanamayan dadısı, Crisan’ı bulup olan biteni anlatmış.
Onu eve sokamayacağını ama eğer isterse ona mesajlarını iletebileceğini söylemiş. Crisan da hemen ormana gidip gördüğü en güzel çiçeği dalından koparmış, ucuna bir not iliştirmiş:
Crisan Teaime… ( Crisan seni seviyor) ve sevgilisine ölene dek her gün bu notla o çiçeği yollamış. İşte o çiçeğin adı Krizantemmiş.
Kıskanç Bir Çiçeğin Hikayesi
Bir diğer hikaye ise karşılıksız aşkının acısını ölümle çeken bir kız hakkında. İsmi Ante olan bu güzeller güzeli kız, bir kırda genç ve çok yakışıklı bir delikanlı görmüş. Yakışıklı genç, Ante’den habersiz önünde duran büyülü güzellikteki çiçeği koklamış ve öpmüş. Ante bu gence o kadar çok tutulmuş ki hemen yanına gidip tanışmak istemiş fakat giderken onu gözden kaybetmiş.
Kahrolarak yakışıklı gencin dokunduğu çiçeğin yanına gitmiş ve tam da onun çiçeği öptüğü yere dudaklarını dokundurmuş. Gencin dudaklarının sıcaklığını hisseden Ante’nin utançtan yanakları kıpkırmızı olmuş. Bu haliyle daha da büyüleyici bir güzelliğe kavuşan Ante’yi kıskanç krizantem, dudaklarının değdiği yerden Ante’nin tüm kanını çekmiş ve onu öldürmüş. Bir masum buse uğruna canından olan Ante’yi bu krizantemin dibine gömmüşler. Zaman içinde yaptığına çok pişman olan krizantem, her bahar bir sürü çiçek açıp yapraklarını onun üzerine dökmüş.
İşte bu hüzünlü çiçeğin hikayeleri böyle. Ne olursa olsun güzelliği göz kamaştıran bu çiçek, içinde hem mutluluk hem de acı barındıran tek duygu olan aşkı en güzel simgeleyen çiçeklerden biri olmuştur.