Pozitif Matematik Algısı Nasıl Geliştirilir ?

Pozitif Matematik Algısı Nasıl Geliştirilir ?

21. yüzyıl becerilerinin en değerlilerinden biri de ‘’stratejik düşünme becerisi’’dir. Bu beceri; analitik düşünme, problem çözme, değerlendirme, sorgulama, gözlem yapma gibi birçok bileşeni içinde barındırır. Tüm bu bileşenleri, zihnimizde sentezlemek ve günlük hayat süreçlerine entegre etmek de deneyimlerle mümkün olmaktadır. Çünkü edinilen deneyimlerle birlikte otonom hale gelen birey, stratejik düşünmenin önündeki tüm engelleri ortadan kaldırarak, öz yeterliliğe sahip olur.

Çocukluktan itibaren geliştirilmesi gereken bu beceri, günlük hayat deneyimleriyle desteklenirken, okuldaki dersler de göz ardı edilmemelidir. Özellikle problem çözme, analitik düşünme, değerlendirme bileşimlerinin büyük oranda söz sahibi olduğu Matematik dersi, en destekleyici deneyim süreçlerini başlı başına içermektedir. Ancak bu süreçte günlük hayat becerilerini de matematikle ilişkilendirmenin, altı çizilmelidir. Matematiğin, doğayı anlama çabasının bir sonucu olduğu unutulmamalıdır. Bunun tarihte birçok örneğini de görmekteyiz. Çünkü Mısır ve Mezopotamya’da başladığı kabul edilen, insanlık tarihinin en eski bilimidir, Matematik.

Uygarlıkların matematiği kullanış amaçları incelendiğinde varılan ortak sonuç, ‘’ihtiyaç’’ tır, insan ihtiyaçları. Paranın kullanılmasıyla birlikte de yaygınlaşması ve en nihayetinde de hayatımızın her alanına yayılmış olması, matematiği bizler için değerli kılan etkenlerdir.

Matematik ile arası iyi olan öğrencinin ‘’başarılı’’ olarak nitelendirilmesi

Öğretim hayatının başlamasıyla birlikte her öğrenci, Matematik dersiyle tanışmakta. Matematik dersinin diğer tüm derslerden sıyrılarak, ön plana gelmesi, Matematikle arası iyi olan öğrencinin ‘’başarılı’’ olarak nitelendirilmesi, dışarıdan sürekli bu konuya maruz bırakılması, yukarıda saydığım tarihsel nedenlerle ne yazık ki ilişkili değildir. Ana nedenin Matematik dersinin ‘’zor’’ bir ders olarak nitelendirilmesi gerçeği olduğu, açıkça ifade edilebilir. Zorluğundan öte, önemini belirleyen kriterin, ihtiyaca karşılık veriyor olması olmalıdır. Bu noktada, öğrenci özelinde, bu derse dair pozitif algı oluşturmak önemlidir. Matematik dersini ulaşılabilir kılmak, atılacak ilk adım olarak kabul edilebilir.

Gün içerisinde saatin kaç olduğunu aralıklarla sormak, alışverişte ürünlerin fiyatlarını karşılaştırmasına, ödeme yapmasına fırsat vermek, seyahat esnasında yoldan geçen arabaları saymak gibi birçok günlük yaşam anları, takvim takibi gibi matematiği kullanmak için fırsat alanları yaratılmalı, matematiğin hayatın her alanında olduğu gizil bir şekilde öğretilmelidir. Bu düşünme becerilerini sık sık deneyimleyen öğrenci, farklı günlük yaşam becerilerinde farkında olmadan, matematiği, entegre etme yetisine sahip olacaktır.

Sayı kavramını erken yaşta somut hale getirmek önemli!

Günlük yaşamda sadece sayılarla ilişki kurmasına fırsat vermek de yeterli olmayacaktır. Problem çözme becerisine sahip olmak da günlük yaşamda karşılaşılan durumlarla ilişkilidir. Karşılaştığı problemlerde, strateji geliştirmesini, gözlem yapmasını ve değerlendirmesini beklemek ve buna fırsat vermek, bu özelliğin sürekli hale gelmesine destek olacaktır. Sorun teşkil eden durumlarda, düşünmeye teşvik etmek, kendi çözüm yollarını sunmasını ve bu yollar içinden en yararlı olanını seçmesini beklemek ve değerlendirmesine fırsat tanımanın, stratejik düşünmenin köklerini oluşturduğu, var sayımında bulunulabilir. Bir yetişkinin, ilkokulda ders olarak öğrendiği matematikle, hayatı anlamlandırmaya başladığı andan itibaren tanıştığı, unutulmamalıdır.

Okumanın Önündeki Engeller ve Giderme Aşamaları

Günlük yaşam deneyimlerinin beslediği bir başka alan da, Matematik dersi için, bir temel olarak kabul edilen dört işlem becerisidir. Bu beceri de daha önce üzerinde önemle durduğum günlük yaşam anlarında kolaylıkla desteklenebilir. Özellikle, ilk aşama olarak, parmakların tanınmasına fırsat verilmeli, işlem yaparken parmaklarını kullanması, yetersizlik olarak görülmemelidir. Küçük yaştan itibaren bir elinde beş parmak olduğu vurgusu yapılıp, parmaklarıyla nesne eşleştirme oyunları oynanmalıdır. Böylelikle sayı kavramı erken yaşta somut hale gelmiş olacaktır. Brian Butterworth, öğrencilerin parmaklarını düşünmeden, sayıları öğrenmeleri durumunda, sayıların, beyinlerinde asla normal bir şekilde temsil edilemeyeceğini söylüyor. Nörolojik anlamda yapılan birçok araştırma da aynı çıktıya ulaşıyor: ‘’Görsel Matematik, bütün öğrenciler üzerinde etkili.’’ Bizler parmaklarımızla işlem yapmasak bile, beynimizdeki bu alan, her işlem yaptığımızda aydınlanıyor. Bu nedenle çocuklar, parmaklarını tanımaya teşvik edilmeli, işlem yapmada pratiklik kazanmalarına fırsat tanınmalıdır.

Bu Yazıyı Paylaş

Saadet Gülüş Yüksel

Aytink.com Yazarı // Eğitimci